Kaderi Başka - Bölüm 7: Karşılaşma
Yankı, gördüğü rüyanın etkisinden kurtulamamış bir halde, tek eliyle başını ovuşturuyor ve kulaklarının uğultusuyla birlikte yatağında oturuyordu. Ağrı kesici aldıktan sonra, kendini yarım saat önceki halinden daha iyi hissetmeye başladığı şu sıralarda, odaya ondan birkaç yaş büyük bir oğlan girdi. “Sen hâlâ okula gitmedin mi?” dedi ve Yankı’nın omzuna dokunup lafını devam ettirdi: “Saat kaç olmuş… Çabuk kalk.”
Yankı elini başından çekip kafasını hafifçe oğlanın olduğu yöne çevirdi, “Tamam kuzen tamam, kendime geldim. Kalkıyorum.” dedi ve başını diğer yana çevirip yataktan kalktı.
Yarım saat sonra, Yankı telaşla okula doğru koşarken; beyazlar içinde ve üzgün bir ruh haline bürünmüş olan Mevsim ise öğle arasında dersten çıkmış, evin yolunu tutuyordu. “Teyzem daha fazla üzülmesin diye aceleyle evden çıktım ama o sözleri hâlâ aklımdan çıkmıyor…” diye aklından geçirdi kaldırımda yürürken. Sonra zihninin derinlerinde Işık Hanım’ın şu sözler yankılandı: “Yankı’yı görmesem de onu senin kadar çok seviyorum.”
Mevsim, yanından yavaşça geçen siyah gömlekli kişinin, gözündeki yaşı fark etmemesi ve ona 'Neden ağlıyorsun?' sorusunu yöneltmemesi için, tek eliyle yanağındaki yaşı sildi. O anda, içini “Sanki tam arkamda gibisin…” diyeceği garip bir his kapladı. Aynı his yanından geçen oğlanın içini de kaplamıştı. İkisi de aynı anda durdular. Mevsim'in yüzü düşmüşken oğlanın yüzünde ufak bir tebessüm vardı.
Yavaş yavaş arkalarına döndüler ve Mevsim ile Yankı’nın gözleri birbiri ile buluştu. O an sanki her şey yavaşladı ve etraftaki insanlar bir bir ortadan kayboldu. Sokakta sadece ikisi kalınca da zaman durmuş gibi oldu… Yankı yavaş yavaş Mevsim’in hayatına geliyordu ve bilindiği üzere kaderden kaçış yoktu…
Yankı, şaşkınlıktan hafifçe ağzı açılmış bir yüz ifadesiyle kendine bakan Mevsim’e öyle güzel bakıyordu ki, ona ufak bir kafa selamı verdi ve tebessümünü daha da genişleterek inci gibi dişlerini gösterdi.
Yorumlar
Yorum Gönder